Yeni medya, dijital dönüşüm, tasarım odaklı düşünme, pazarlama, psikoloji üzerine bolca okuyup faydalı olduğunu düşündüğüm kaynakları ve düşüncelerimi burada paylaşıyorum.

Özellikle teknolojinin insanların ve toplumların yaşam, düşünce ve iş yapış biçimi üzerindeki etkisini incelemek ilgi alanım.

1986 Bursa doğumluyum. Bursa Anadolu Lisesi, İstanbul ticaret Üniversitesi İşletme Bölümü ve Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Yüksek Lisans Bölümünü tamamladım. 2012 yılında yayınladığım tezin içindeki pek çok önerme çoktan hayata geçti.

2006 yılında ilk stajım ile birlikte başladığım iş hayatında 9 farklı sektörde masanın farklı tarafındaki yer alarak tecrübe edindim. Diğer yandan bir girişimci olarak da çok fazla başarısızlık hikayesi yaşamanın haklı gururunu yaşıyorum. Şuan 16 farklı sektörde faaliyet gösteren firmalara pazarlama ve dijital dönüşüm stratejileri danışmanlığı hizmeti veriyorum. Eğer size faydalı olabileceğimi düşünürseniz lütfen iletişime geçin.

Netflix Gözünü Sinema Salonlarına Dikti

netflix-theater
Zaman mekan sınırının kalktığı yeni medya çağında bir çok sektör hala bu büyük dönüşüme tam olarak ayak uyduramamış durumda. Geçenlerde yakında lansmanını yapacağımız bir proje için 15. yy’den beri düzenlenen Frankfurt kitap fuarında dünyanın en büyük yayınevleri ile görüşme fırsatı buldum. Daha önce eleştirdiğim ülkemizdeki yayıncılarla paralel bir şekilde dijital dünyanın zaman mekan sınırsızlığının tam olarak anlaşılmadığını görmek üzücüydü. Havayolu şirketinin müşterilerine sunmak istediği içeriğin ülkelerin siyasi sınırı ile kısıtlamanın imkansız olduğunu anlatamadım. Aslında kişisel olarak anlasalarda içinde bulundukları sistem bunu gerçekleştirmeye izin vermiyordu. Bu konu ile ilgili daha önce de yazdım, detayları daha sonra paylaşacağım.

Netflix, bir dönem düşen gelirlerine bakılarak kısa sürede iflası beklenen bir şirketti. Fiziksel DVD pazarından dijital içeriğe akıllıca bir strateji ile zamanında geçen şirket buna rağmen yeniliklere ayak uyduramamakla suçlandı. Son dönemde yaptığı “House of Cards” yatırımı ile klasik TV yayıncılık ve gelir sağlama modelinin dışına çıkarak içerik üreticilerini cesaretlendirdi. Daha sonra bu yatırımlarını çeşitlendirerek sürdürmeye devam ediyor. Detayları İsmail Hakkı Polat hocamın yazısından ve şuradaki makaleden okuyabilirsiniz.

Bugün bahsetmek istediğim konu Netflix güncel Vizyon filmlerini sinemalarla aynı tarihte evinize getirmek istiyor. İstiyor dedim zira Hollywood yapımcılarının ve film dağıtım endüstrisinin bu konuya çok fazla sıcak bakacağını (en azından bu inatlarından vazgeçmediklerinde büyük kayıplar verdiklerini finansal tablolarda görene kadar) düşünmüyorum. Ama fikir başlı başına büyük bir dönüşümü içeriyor. Asıl olan mecranın kendisinin değil içeriğin olduğu, Marshall Mcluhan’ın tabiri ile mesajın da bir ortam olduğu çağda yaşıyoruz.

Kişisel bilgisayarların, tablet cihazların ve akıllı telefonların yayagınlaşamaya başladığı ilk yıllarda Televizyonların yok olacağı iddia ediliyordu. Beklenin aksine TV’ler yok olmadı. Form değiştirerek teknolojik gelişmelerin nimetlerinden en üst derece faydalandı. Adeta duvara asılı kişisel bilgisayarlar haline geldiler. Büyüyen ekranlar, gelişen netlik ve yüksek kaliteli ses teknolojisinin birleşmesi ile birlikte artık evlerimiz küçük birer sinema salonu haline geldi. Bu mecrada güncel vizyon filmlerini ücretini ödeyerek izlemek, günümüz modern şehirli insanı için çok cazip bir fikir. Diğer taraftan AVM’lerin içine hapsolan sinema salonları da artık eskisi gibi cezbedici değil.

Buradan sinemalar tarihe karışacak anlaşılmamalı. Aynı basılı kitapta olduğu gibi serbest piyasa koşullarında o ürünü talep eden kişiler olduğu sürece hizmeti sunan üreticiler olmaya devam edecektir. Ama asıl pazar olmaktan çıkıp niş ürünler listesine terfi edecektir sadece.

Her alanda olduğu gibi iletişim teknolojisi bulunduğumuz çağda çok hızlı gelişiyor ve bu gelişimin hızı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu kadar hızlı gelişim aynı çağda farklı kuşaklardan insanların aynı ortamda yaşamasına, aynı iş yerinde çalışmasına olanak tanıyor. Karar mekanizmaları da birçok şirkette önceki kuşakların elinde olduğu için bazı sektörlerin bu büyük dönüşüme ayak uydurması biraz zaman alıyor veya gecikiyor. Ama serbest piyasa koşulları acımsız. Dijital müzik dağıtım işine geç giren müzik sektörü oyuncuları nasıl pazarı ve pastayı Apple, Google, Spotify gibi şirketlere kaptırdıysa sinema sektörüde pastasını Netflix’e kaptırabilir. Denklem çok basit. Adapte olursun ya da ölürsün.

Kamil Mehmet ÖZKAN

Kamil Mehmet ÖZKAN

◾️Digital Coach™️, New Media, Advisor, Speaker, Writer, Digital, Mobile, New World, New Customer, Istanbul, Gourmet Foods, Travel, Blogging

No Comments

Post a Comment

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.