Yeni Medyanın Geleceği
20 Mart Perşembe günü Düzce Üniversitesi’nde “Yeni Medyanın Geleceğini” anlattım. Amacım kahinlik yapmak değil, önce yanlış anlaşılan yeni medya kavramını açıklamak, ardında burada ne gibi fırsatların geliştiğinden ve biraz da tehlikelerden bahsetmekti. Sosyal medya konusu artık yeterince fazla ama yeteri kadar dolu anlatılmadığı için o alana girmeye hiç niyetim yoktu. Çok fazla değinmedim de…
Kısa Tarih, Yeni Medya Ne Değildir?
90’lı yıllarda internet kavramının yaygınlaşması ile birlikte kağıt ve kitaptan ekranlara geçiş yapmıştık. Bu popüler anlamda bakıldığında artık atom çağından bitler ve baytlar çağına geçmiş oluyorduk. Sanayi devrimi artık sona eriyor, fiziksel mağazaların yerini sanal mağazalar, kitapların yerini artık elektronik versiyonları alıyordu. Dijitalleşme, sadece sanayi devrimi ile başlayan üretim dönemini değil aynı zamanda Gutenberg’in matbaayı Batı’da yaygınlaştırmasıyla başlayan kağıt ve matbaa merkezli bilgi dağıtımı çağınında sonu demekti. Dijital ortam zaman mekandan bağımsız bir siber alan sunduğu için bilgi çok çabuk dağılıyor, bu da fikri mülkiyet yasaları ile sıkı sıkı korunan ve birilerinin tekelinde olan değerli bilgininde hızlı ve bedava şekilde yayılması anlamına geliyordu. Korsan kelimesi denizlerden çıkıp siber yaşamda karşımıza çıkar oldu.
Her Eve Bir Fabrika
Dijital dönüşüm gelişmeye ve hayatımızın her alanını dönüştürmeye devam etti. Önceleri bilgi merkezli pek çok alan dönüşüme uğrarken bitler ve baytlar artık atomlara da hükmetmeye başladı. Artık içinde yaşadığımız dijital ekranlarda oluşturduğumuz dijital tasarımları sadece iki boyutlu olarak kağıda değil de plastik, reçine ve bazı metalleri de kullanarak 3 boyutlu olarak üretebilir hale gelmiştik. Düşük işçi maliyeti sebebiyle kitle üretim Uzakdoğu’ya kaymıştı ama artık tüketici de değişmiş kişiselleştirilebilir ürünlere olan talep hızla artmaya devam ediyordu. 3 boyutlu yazıcılar artık her bir üretimde farklılaşan ürünlerini istediğiniz zamana evinizde üretme olanağı sunuyordu. Bu durum şimdilerde çok fazla önemsenmese de ekonomide yeni dönüşümlere sebep olacak, sanayi devrimi ve fabrikalaşma ile biten esnaf ve zanaatkar kültürünün dönüşerek tekrar hayatımıza girmesini sağlayacaktı. Bu konu daha detaylı bir yazı hazırlamayı planlıyorum.
Makineler Akıllanıyor
Web 1.0 daha çok kitle iletişim dönemi olarak anılsa da web 2.0 la birlikte artık herkesin birer mecra olduğu ve sosyal ağların patladığı bir döneme girmiştik. Ne kadar farklılaşırsa farklılaşsın ekran başındaki iki gerçek kişinin metin, ses ve resim ile iletişim kurmasını sağlıyordu. Web 3.0 dönemi ile birlikte yapılan altyapı yatırımları, gelişen yazılım dilleri ve yeterince geniş kitleye yaygınlaşan kablolu ve kablosuz bağlantı altyapısı artık internete bağlı yaşayan makinelerin de yaşamaya başlamasına olanak sağladı. Morgan Stanley’e göre 2020 yılında 75 Milyar cihaz ağa bağlı olacak. Bu cihazlar veriyi anlamlandırarak birbirleri ile iletişime ve etkileşime geçecek. Hayatımızı büyük anlamda makineler yönetecek. Korkutucu değil mi? Bugün bile birçok noktada makinelere güvenmiyor muyuz?
Güvenli Duvarın Dışında
Kullandığı sosyal ağların güvenlik ayarlarını yapmaktan aciz olanların sayısı azınlıkta değil. Dijital ortamda sınırsız sosyalliğin tadını çıkarırken karşılaştıkları tehditlerin farkında olmayan bu topluluk için Eric Schmidt’in bir sözü var. “Bugün sosyal ağları hesapsızca kullananlar ileride kimliklerini değiştirmek zorunda kalacaklar.” Ne kadar haklı olacağını zamanla hep birlikte göreceğiz. Makinelerin akıllanmasından bahsederken her gün üretilen milyarlarca baytlık verinin bu gelişmiş makineler tarafından anlamlandırıldığını düşünün. Facebook geçtiğimiz günlerde yaptığı Deepface araştırması ile fotoğraflardan kişiyi tespiti %97,5 oranında başarılı şekilde eşleştirdi. Bir kanun kaçağıysanız Roma’da bir turistin vizörüne girerek yakalanabilirsiniz. Ama Paris’te yaptığınız ufak bir hafta sonu kaçamağını eşinizin saniyeler içinde öğrenip ilk uçakla yanınıza gelmesi çok uzak görünmeyen senaryo. Siz fotoğraf çekinip yüklemeyebilirsiniz ama sıradan bir günde İstiklal Caddesi’ni baştan başa yürüdüğünüzde en az 500 turistin fotoğrafında yüzünüz yer alıyor bunu unutmayın?
Evet, Düzce üniversitesinde okuyan genç arkadaşlara bu konulardan bahsettim. Aynı oturumda sevgili Selim Çavuş, hem moderatör oldu, hem de sosyal medya ile sosyal girişimcilik üzerine çok değerli bilgiler paylaştı. Sevgili Ömer Nart ise e-ticaret konusunda kendisine epeyce maliyeti olan tecrübelerinden bahsetti. Bir e-ticaret sitesi kurmayı hayal eden veya hayalini gerçekleştirmek için harekete geçmiş birinin mutlaka dinlemesi gereken tecrübelerden. Bir şirket nasıl batırılır? Sizce?
Ben bu organizasyonu düzenleyen İlyas Temel Şafak Hoca’ya ve onun değerli öğrencilerine çok teşekkürler ediyorum. Etkinliğin tamamını buradan izleyebilirsiniz.
Kamil Mehmet ÖZKAN
No Comments