Büyük Veri ve Geleceği Üzerine
Son yılların çok havalı kavramlarından olan Big Data, Türkçesi ile Büyük Veri hemen her konferansın, teknoloji ve gelecekten bahseden yazının içinde kendine yer edinmeye başladı. Kısaca yaygınlaşan sensörler ve nesnelerin internetinin verileri hızlanan ağlar vasıtasıyla bulut sistemlere aktarması sonucu ortaya çıkan veri yığını olarak adlandırsak çok da yanlış olmaz. Büyük veri kavramı çok yeni değil aslında. 5 yıl önceki büyük veri denilen veri, bugün çok küçük kalabilmekte. 5 yıl sonra kişi başı kullanılan bağlı cihaz sayısı hızlı şekilde arttığında konuşacağımız veri rakamları bugün için bilim kurgu sayılabilir nitelikte olacaktır. Kısaca döneme ve kişiye göre göreceli bir kavram.
Büyük veri nedir? Neden büyük veridir? Nasıl kullanılır gibi konuları konunun uzmanı Thomas Davenport Big Data @ Work isimli kitabında açıklıyor. Türk Hava Yolları Yayınları olarak bu kitabı Türkçe’ye kazandırarak yeni yılın ilk haftasında kitapçılara dağıttık. Davenport bu alanda dünyada önde gelen uzmanlardan ve akademisyenlerden biri. Konuya ilgi duyan herkesin kitaba göz atmasında fayda var. İsterseniz Sky Library’den ücretsiz olarak erişebilirsiniz.
Peki biz sıradan tüketiciler ve son kullanıcılar için büyük veri ne anlam ifade ediyor? En basitinden İstanbul trafiğini çok iyi değerledirerek pazarda önemli payı kapan Yandex.Navi ve İBB Trafik uygulamaları da büyük veri örneği sayılabilir. Yol kenarlarında bulunan sensörler, kullananların gönderdikleri hız-mesafe bilgileri ve pek çok başka kaynaktan toplanan veriler harmanlanarak son kullanıcıya seçeceği güzergahı belirlemede yardımcı oluyor. Otomatik özelliği kullananların gideceği yolu trafiğe en az takılacak, en hızlı sürede eriştirecek şekilde belirliyor.
Google son dönemde arama sonuçlarını analiz ederek belirli bir bölgedeki salgın hastalıkları önceden tespit etmeye çalıyor. Burada kullanılan veri lokasyon ve o lokasyondaki tüm verilerin anlamlandırılması.
İşin temelinde Moore Yasası sonucu her geçen gün gelişen ve maliyeti düşen çip, sensör teknolojisi ve bunun yaygınlaşması. Tüketiciler olarak bizler bunu cep telefonumuzun içinde bulunan barometre, kullandığımız akıllı saat içinde bulunan GPS, gyro gibi özelliklerin sağlık ve fitness uygulamarı tarafından görsel olarak sunulan rakamlarında görsek de çok yakın zamanda kıyafetlerimiz ve su içtiğimiz bardak dahil neredeyse her cisimde bulunan sensörlerin ürettikleri verilerin anlamlandırılarak sınırsız bireyselleştirmede kullanılmasına tanık olacağız. Diğer taraftan endüstriler de bu teknolojiyi verimi daha fazla arttırmak, daha az maliyet ile daha fazla üretim için kullanmaya başladılar.
Michio Kaku, Turkcell Teknoloji Zirvesi‘nde 2020 yılına geldiğimizde bilgisayar üretim maliyetlerinin 1 cent’e ineceğinden bahsetti. Bu öngörüyü Moore Yasası çerçevesinde yaptı. 1 cent’e bilgisayarlar hayatımıza girdiğinde aynı zamanda çıkmış da olacaklar. Kullandığımız her bir cisim aynı zamanda bir bilgisayar olacak ve üreteceği veri ağlar vasıtasıyla bulut dediğimiz dev veri merkezlerinde toplanıyor olacak. Tüm bu veriyi anlamlandıracak sistemler de gelişmeye başladı. Bu alanda çalışacak veri madencisi ilanlarını sıkça görmeye başlıyoruz. Tüm bu gelişmeler sonucu ne olacak diye soracak olursanız ara servis veren pek çok firma ve iş kolu işlerini bu akıllı sistemlere kaptıracak. Diğer taraftan bilgisayarların üretemediği entelektüel sermayeye sahip kişilerin ise şimdilik bir kaygısı olmasına gerek yok.
2 Comments