Yeni Marka Yönetimi : Kara Kutu Değil, Camdan Küp Yaklaşımı
Talep yoğun ekonomi döneminde marka kavramına bile ihtiyaç duymayan imalatçılar ve zanaatkarlar, sanayi devrimi ve sonrasında gelen global ticaret devrimleri ile birlikte sonsuz seçenek içinde ön plana çıkmak için en önemli kavramlardan biri oldu.
Önceleri sadece yap bir logo, seç bir renk, ambalaj da göze hoş geliyorsa iyi marka oluyorsun devirlerinde marka kavramının pazardaki ihtiyacı tespit edip ürünü tasarlamaktan satış sonrasında sonsuz desteğe uzanan süreçte düşünülmesi gereken bir kavram olduğu noktaya geldik.En azında hakkıyla marka yönetmeye çalışan şirketler bu noktadalar.
Gelişim süreci durmadan, hız kesmeden devam ediyor. Peki müşterinin ihtiyaçlarını karşılayacak bir ürün ürettiniz, bunu çok iyi şekilde tasarladınız ve yaygın satış ağınızla uygun bir fiyata müşterinin ayağına kadar götürdünüz. Reklamlarınız da çok havalı. Başarılı olmak için yeterli mi? Maalesef yeterli değil.
Ürünü üretirken çocuk işçi çalıştırdınız mı? Kullandığınız hammaddeyi çıkarmak için Asya’da veya Afrika’da insanlar insani olmayan koşullarda mı çalışıyor? Yoksa bu ürünü kullandıktan sonra doğaya bıraktığımızda zarar mı veriyor? Çalışanlarına iyi davranan bir marka mısınız? Çalışma ortamları nasıl? Kaç saat çalıştırıyorsunuz? Cinsel ve etnik ayrımcılık yapıyor musumuz? Çalışanlarınız kendini özgürce ifade edebiliyor mu? Etik davranıyor musunuz? Dünya gündemini yakından takip ediyor musunuz? Küresel sorunlara nasıl kafa yoruyorsunuz? Küresel ısınma gündemi ile aranız nasıl? Üretim tesisleriniz çevreyi kirletiyor mu? Tedarikçileriniz bu konulara nasıl kafa yoruyor?
Günümüz tüketicisi iletişim devrimi ile birlikte şirketiniz ile ilgili hemen herşeyden anında haberdar. Hareketlerinize göre markanız her gün onlarca portal ve platformda yargılanıyor. Hakkında kararlar veriliyor. Diğer taraftan yöneticileriniz ve çalışanlarınız da dijital iletişim platformlarındaki varlıkları ile aynı zamanda markanızın birer temsilcisi ve mikro ölçekte en önemli marka yüzü.
Eskiden markalar kara kutuydu. Biz bir ürüne karar veririz. Tüketici bunu beğenir ve alır. Kurum içinde yaşadıklarımız, tedarikçilerimiz, üretim koşullarımız kimseyi ilgilendirmez yaklamışını uzunca yıllar benimsediler. Ancak geldiğimiz noktada tüketici her gün evriliyor ve onun ihtiyaçlarına göre yeni rakipler ortaya çıkıyor. Artık markalar her köşesinden baktığında olabildiğince şeffaf ve içini gösteren birer küp olarak düşünülebilir. Peki nasıl başarılı olacağız? Yeni bakış açısına geçiş sürecini nasıl gerçekleştireceğiz? Bu konulara da bir sonraki yazıda değineceğim.
(Konu hakkında Trendwatching’in yayınladığı rapor’a göz atma için tıklayın.)
Kamil Mehmet ÖZKAN
No Comments