Yürürken, Koşarken, Otobüste, Metroda Kitap Dinlemek!
Kitap okumak için özel zaman ayırmayı pek çoğumuz istese de İstanbul gibi metropol bir şehirde günlük hayatın koşuşturmacası, trafikte kaybedilen zaman, yoğun çalışma temposu gibi bizi okumamak için haklı çıkaracak çok geçerli mazeretler hepimizde var. Bilgiye erişim her geçen gün daha kolaylaşırken aynı gelişmeler paralelinde bizi bir o kadar da meşgul etmeye ve hem kendimize hem de sevdiğimiz şeylere zaman ayırmaktan alıkoyuyor. Yoksa biz istemez miydik sabah akşam kitap okumayı…
Senelerce ev ile iş, okul arasında mekik dokuyan ben, yolda geçirdiğim zamanı hem kedimle başbaşayız kaldığım bir dönem hem de değerlendirilmesi gereken atıl zaman dilimi olarak gördüm. iPad’in hayatıma girmesiyle Zite ve Flipboard en büyük kurtarıcım olmuştu. Zaman içerisinden kullandığım araca göre ipad, kindle, kitap ve bilgisayar ile yolda kitap, dergi, makale okumaya, çeşitli videolar izlemeye gayret ettim. Kimi zaman blog yazmaya da çalışmışlığım vardır. Özellikle Kadıköy-Karaköy vapurunda masalı bir koltuğa oturduysanız size de denemenizi öneririm. Sesli kitapla tanışmam ise çok geç oldu diyebilirim. Ama kısa sürede çok iyi birer dost olduk 🙂 Son bir yıldır önce Amazon Audible, sonrasında da keşfettiğim Storytel ile yolculuklarım, uzun yürüyüşlerim ve spor yaptığım zamanlar çok daha verimli hale geldi.
Neden Storytel?
Storytel aynı Spotify gibi İsveç’ten çıkan ve abonelik modeli ile tüm kütüphanesini kullanıcılarına sınırsız erişim sunan bir kitap dinleme/okuma platformu. Abone olduğunuz sürece zengin kütüphanedeki kitaplara sınırsızca erişebiliyorsunuz. Türkçe içerik olarak sesli kitap üretimini yaygınlaştıran Seslenen Kitap’ı bünyesine kattıktan sonra içerideki Türkçe kitap kataloğunu da oldukça zenginleştirdi. Çoğu kullanıcı tarafından bilinmese de farklı dillerde de çok zengin bir kütüphaneye sahip. Özellikle İngilizce olarak benim aradığım pek çok popüler iş kitabı ve biyografinin de yer alması benim için bulunmaz zenginlik. Sadece Optimist Yayınlarının hazırladığı Türkçe Harvard Business Review kitaplarının sesli versiyonlarının bile olması benim için yeterli sebep diyebilirim.
İngilizce e-kitap okumak için önceden Amazon üzerinden beğendiğim kitapları tek tek satın alıyordum. Kitap ve harcanan emeğe değer biçilmez ama tek tek alınan kitapların yükselen dolar kuru ile de oldukça yüksek tutarlara mal olmaya başlamıştı. Bu da ister istemez bu alanda limitli kaynak harcamama sebep oluyordu. Geçenlerde tesadüf eseri keşfettiğim e-kitap okuma özelliği ile artık beğendiğim, okumak istediğim, temel sayılan kitapların hemen hepsine üyelik kapsamında sınırsız erişimim olması bir kat daha mutlu mesut olmama katkı sağladı. Marka yönetimi konusunda efsane isimlerden David Aaker’in külliyatını teorik bilgimi pekiştirmek için hemen tüketmeye başladım.
Neden Kitap Okumalıyız?
Serdar Kuzuloğlu’nun MZV vakfının bir etkinliğinde gençlere kitap okumanın değerini anlatırken de belirttiği gibi. David Aaker hayatını marka yönetimine adar. Model geliştirir. Geliştirdiği bu model ve dünyanın en zeki beyinleri ile milyarlarca dolarlık markalara yön verir. Tüm deneyimlerini bir kitaba yazar. Siz de bu esere kolayca ulaşabilirsiniz.
Günümüzde kaynaklara erişmek neredeyse ücretsiz. Siz sadece spor yaparken, koşarken, yürürken, otobüste ayakta seyahat ederken veya metroda aktarma yaparken bu kitapları okuyabilirsiniz. Sosyal medyada amaçsızca gezip, zaman öldürme üzerine kurgulanmış oyunların yerine kulaklığınızı takıp bu sefer kendinizi bir romancının zihin dünyasına, bir gutunun deneyimlerini dinlemeye, onlarca yıldır devam eden bir akademik çalışmanın sonuçlarına bıraktığınızda aslında kitap okumak, pardon dinlemek için ne kadar fazla zamanınızın olduğuna inanamayacaksınız.
Kamil Mehmet Özkan
1 Comment