Patron Bakış Açısının Şirket Kültürüne Etkileri – Dijital Dönüşüm Sancıları 1
Uzun yıllardır teknolojinin iş dünyasına, iş yapış biçimlerine, tüketicilere ve yaşadıkları topluma etkisine hobinin ötesinde ilgim var. Aslında severek ve keyifle yaptığım işin bir parçası bunu gözlemlemek. Yıllardır büyük dönüşüm dediğim bu sürece yönelik çalışmalarım devam ediyor. 2022 yılının bahar aylarında edindiğim tecrübe ve gözlemlerime dayanarak gönül rahatlığı ile diyebilirim ki, Türkiye’deki pek çok işletmenin dijital dönüşüm öncesinde kültürel dönüşüme, kültürel dönüşüm için de şirket karar mercilerinin (sahip, patron, yönetici vb.) yapılan işe, üretilen değere, insan kaynağına, bilgiye, değerli olan tecrübeye bakış açısının değişmesi gerekiyor. -miş gibi yapılan ama hiçbir zaman değer verilemeyen bu kavramlara gerçek anlamda değer verilmeye başlanması gerekiyor. Bu bakış açısı değiştiği zaman, gerçek anlamda bilgiye, insana ve süreçlere değer verildiği zaman, şirket çalışma kültürü de değişiyor ve şirketler dönüşüme, çağın gerekliliklerine ayak uydurmaya hazır hale geliyor. Aksi takdirde sayısız başarısız girişim, heba edilen kaynaklar, kaybedilen insan kıymetleri ve malum son ile bitiyor hikayenin sonu.
Dönüşüm kelimesi havalı toplantılarda, süslü raporlarda çok kolayca kullanılabilir. Linkedin paylaşımlarının vazgeçilmezi de olabilir. Ancak yeniden inşa etmekten çok daha bir süreci ifade ettiğinin çok az kişi farkında bu yolculuğa çıktığını iddia ederken. Henüz temelde süreçlerini tasarlamamış, organizasyon şeması bile tam oturmamış bir yapının dijital dönüşümü nasıl olacak? En fazla havalı ve pahalı yazılım ve teknoloji satın alınır. O da başta bahsettiğim gibi bilgiye değer verilmediği için o yazılımı, teknolojiyi entegre etmeye yönelik danışmanlık ücretlerinden kısıntıya gidildiği için hiçbir zaman istenilen faydayı sağlayamaz. çalışanında gözü gibi sakındığı milyonlarını dijital reklam mecralarında fütürsuzca savurur. Saman alevinden ısınır ve sonrasında donarak ölmeye mahkum olur.
Bugüne kadar hem çalışan hem de danışman olarak pek çok şirketin kapısından girip iç dünyalarını gözlemleme fırsatı buldum. Maalesef manzara şirket büyüklüğünden veya harcadığı paradan bağımsız olarak hep aynı. Büyük dediğimiz şirketlerin de kentsel yerleşim yapamamış gecekondu mahallelerinden teşekkül metropollerden farkı yok. Altyapı da yok üst yapı da. Yine şunu fark ettim ki asıl bilgi çoğunlukla işletmenin içinde bir yerlerde. Sorun da orada ama çözüm de çoğunlukla orada bir yerlerde. Defalarca raporlanmış ama görülmemiş geri bildirimlerde. Sen nereden bilceksin ki diye toplantılarda susturulmuş beyinlerde. Başarılı danışmanın mahareti ise orada tozlanmış çözümün üzerindeki tozu silmek ve ev sahibine göstermek oluyor çoğu zaman. Bu da genellikle arkada hayal kırıklıkları, kızgınlıklar ve kırgınlıklar bırakıyor. O zaman banenecilik ve etrafında gelişen şirket kültürü ile nasıl endüstri 4.0, otomasyon, verimlilik, yalın, dijital dönüşüm hayata geçireceksiniz.
Kök neden ne diye bakacak olursak o da aslında içinde yaşadığımız toplumun kültüründe saklı. “Ev danasından öküz olmaz!” diye sözümüz var ve hakkını veriyoruz. Çözüm önerisi? İçinde… içinde…
No Comments