Dönüşüm Sadece Sosyal Değil!
90’lı yılların başlarında sadece okul kütüphanelerine girip, birkaç yazı ve resimden oluşan websitelerini görüntülemekten ibaret olan dijital deneyimimiz göz önüne alındığında bugün, günlük hayatta kullandığımız servisler, o dönemin bilim kurgu filmlerinin senaryolarına bile biraz uçuk kaçık fikirler olarak gelecektir.
Günlük hayatta iletişim alışkanlıklarımızdan iş yapış biçimlerimize, içerik üretmeden fiziksel ürünleri tüketim alışkanlıklarımıza kadar herşey o kadar hızlı değişiyor ki, sektörün içinde olan bizler bile anlık takip etmede onlarca yardımcı servisi kullanmamıza rağmen zorlanıyoruz. Son kullanıcı tarafında ise birçok iletişim ve pazarlama departmanın aksine yeni teknolojiye geçiş ve yaygınlaşması çoğu zaman daha hızlı gerçekleşiyor.
Özellikle iletişim alanındaki bu devrimsel yenilikler son yıllarda sadece sosyal medya yönü ile ele alındı. Öyle ki interneti sadece Facebook ve son dönemdeki gelişmelerle birlikte Twitter’dan ibaret sanan kullanıcıların yanında sosyal medyayı dijital dönüşümün bir parçası, birçok yönünden sadece biri değil de kendisi zanneden, daha kötüsü sosyal medyayı da Facebook ve Twitter’dan ibaret zanneden bir sürü sözüm ona iletişim uzmanı türedi. Birçok markayı bilinçsizce bu mecralarda büyük kazalara uğratmakla yetinmediler, “Facebook interneti yutacak!” diye feryat ettiler.
Oysa dijital dönüşüm çok daha kapsamlı bir olgu. Sosyal medyanın da ötesinde, onu kapsamakla birlikte hayatın her yanına dokunan yenilikleri bizlere sunmaya devam ediyor. İletişim biçimlerimiz değiştiği gibi, yemek yeme alışkanlıklarımız, parayı harcama şeklimiz, öğrenme yöntemlerimiz de değişti. Bu örnekler daha da geliştirilebilir. Tüm bu değişimi sadece Facebook, Twitter ikilisine bağlamak ise kara cahillikten öte birşey değildir. Bunun da ötesinde araçlarla amaçları karıştırmaktır.
Yukarıdaki şekilde hayatımızın birçok yönünü etkileyen araçlar 26 ana başlık altında toplanmış. Sadece bu şekle bile kısaca göz atmak bile günlük hayatta ne kadar fazla teknoloji ve aracın elimizden düşmeyen ekranlarda bizi meşgul ettiği hakkında fikir verecektir.
Kamil Mehmet ÖZKAN
1 Comment